Milli Eğitim Bakanlığı özel ve devlet okullarında okul öncesi, ilk ve orta okul, lise ve çıraklık, kalfalık öğrencisi ile okuldaki herhangi bir personelin (öğretmen, idareciler, kat, kantin ve servis personeli) fiziksel temasını yasaklamalıdır.
Tıbbi müdahale, öğrencilerin fiili kavgası gibi kriz durumları hariç cinsiyetleri fark etmeksizin öğretmenlerin öğrencilere teması yasaklanmalıdır. Fiziksel temasın dokunma, sarılma, kolkola girme, elini omzuna, sırtına koyma, kucağa alma, yanağını ve saçını okşama, öpme, makas alma gibi sayısız biçimi olabilir.
Öğrencilere nasıl özel bölge bilgisi ve koruması kavratıldıysa; iyi ya da kötü dokunma ayrımına gidilmeksizin, tüm dokunma biçimlerine aktif karşı koyması da ilk çocukluk döneminde aile içinde ve okul öncesi dönemden liseye dek kavratılabilir.
Öğretmenin öğrencinin duygusal eksikliğini, duygusal boşluğunu giderme görevi, yetkisi, hakkı, vicdani sorumluluğu yoktur. Öğretmen öğrencilerinin ebeveyni değildir.
Öğretmen ebeveyn değildir, ebeveynin yerine geçemez; aksi algı öğretmeni profesyonellikten uzaklaştırır ve okul kültürünü ve yaşantısını spekülasyon ve manipülasyonlarla meşgul edebilir. Öğretmenin dokunması yasayla engellenirse diğer okul personeli ve aile dışı kişiler de öğrenciye dokunamaz. Öğrenciye ilgiyi hissettirmenin tek yolu dokunmak, sarılmak değildir.
Öğretmenin kendini ebeveynin yerine koyma, ebeveyn gibi davranma, ebeveynin eksiğini kapatma durumlarının istismar biçimi olabileceğine de dikkat çekilerek bu yasaklama ile öğrencinin kişisel, fiziksel alanını bilmesi ve koruması sağlanabilir.
Öğretmenlerin öğrencileri ile ‘arkadaş’ olmasının, ‘arkadaş gibi’ olmasının da pedagojide yeri yoktur. Güven verici, destekleyici bir olumlu okul iklimi içinde her öğrencinin bütüncül gelişimi eğitimbilimsel ilkelere dayalı olarak gerçekleştirilmelidir.
Öğrenciyi korumak, farkındalık oluşturmak, bilinçlendirmek, güçlendirmek öğrenci yararına olandır, önleyicidir. Öğrencide duygusal sorunsal varsa ve bu durum akademik ve davranışsal gelişimini yavaşlatıyorsa ya da engelliyorsa durum rehberlik öğretmeni aracılığı ile ebeveyne raporlanarak resmen iletilmelidir. Öğretmen pedagojik ilkelere ve müfredata uygun süreçler yürütmelidir.
Öğretmenin profesyonellik dışına çıkarak öğrenci ile duygusal bağ kurması (ebeveyn ihmalini kendisi gidermeye çalışma, büyüklük yapma, ailenin neden olduğu sorunları öğrenci ile birebir gidermeye çalışma) öğrenciyi ailesinden uzaklaştırabilir, aile içinde gerginlik sağlayabilir, aile bağlarına bir yabancılaşma getirebilir, aileden bağımsız baskın bir dış bağ üretebilir; bu da öğrencinin aile kontrolü dışına çıkmasına sebep olabilir. Öğrencinin duygusal eksikliğini öğretmenin kişiselleştirerek gidermeye çalışması aile yaşantısının sebep olduğu eksikliğin üstünün örtülüp bastırılmasına yol açabilir ve bu kısa ve uzun vadeli sorunlara neden olabilir, çocuğun aileye güven duygusunu zayıflatabilir. Bu, öğrencinin ileride aile kurma dönemini etkileyecek bir travma neden olabilir, yeni ailesine sağlıklı bağlanmasını önleyebilir. Ayrıca, öğretmenin öğrenciye duygusal yakınlaşmasına öğretmenin kendi kişisel geçmişi ya da güncel yaşantısı etken olabilir.
Öğrenciler reşit değildir ve akranlarının, büyüklerinin temasındaki arka planı yetişkin gibi ayırt etme güçleri de gelişme aşamasındadır, baskı altında hissettiğinde ifade edemeyebilir, rızalarından bahsedilemez..
Özel bölgenin ne olduğunu öğrenen öğrenci kendine kimsenin dokunmamasını da öğrenebilir ve uygulayabilir. Öğrenci öğretmenin dokunuşunu şiddet, istismar olarak da algılayabilir, baskı hissedebilir, buna karşı pasif kalabilir, psikolojik baskı hissedebilir, bedensel tepkilerini gizleyebilir, hayır diyemeyebilir, öğretmene ve diğer yetişkinlere güvenmezlik hissi edinebilir. Öğrenci öğretmeninin kendisine ya da bir başka öğrenciye dokunuşunun, sarılmasının istismar olup olmadığını tartamayabilir.
Öğretmenin aile sınırlarına girmemesini ebeveyn de sağlamalıdır. Ebeveyn akraba ve akraba olmayanların dokunarak sevme kültürüne karşı çocuğunu korumada dikkatli ve katı olmalıdır, çocuğundaki her bir değişimi fark etmeli, önemsemeli, irdelemelidir. Dokunarak sevme kültürüne karşı çocuklarını tekrar tekrar uygun bir dille uyarmalıdır.
Öğretmen dokunuşunun şiddet, istismar içerip içermediği bilinemez, oldukça risklidir ve manipülasyona açıktır. Bu tür iddialar okul iklimini ve kültürünü de negatif etkiler. İlkin öğrencinin öğretmene teması olursa öğretmen uygun ve kesin bir dille ve yöntemle öğrenciye mesafeyi korumasını rica edebilir.
Cinsiyeti fark etmeksizin öğrencinin kişisel alanının belirlenmesi, vurgulanması ve dokunulmazlığının yasal güvence altına alınması öğrencinin ileriki dönemlerinde ihmal, istismar ve taciz durumlarına karşı güçlü önlem olacaktır.
Örgün ve yaygın eğitimde öğretmenin öğrenciye kriz durumları dışında temasının Milli Eğitim Bakanlı’nca yasaklamasını tavsiye ediyoruz.
-Prof. Dr. Ruken Akar Vural
-Prof. Dr. Aziz Yağan
Kuzey Yıldızı Vakfı