Diyarbakır Surlarına Restorasyon Değil, Diyarbakır’a Sosyal Reform Gerekli

UNESCO’nun Diyarbakır kalesini 2015 yılında dünya kültür mirası olarak tescillemesinin gerekçesi, “İnsanlık tarihinde önemli bir aşamayı veya aşamaları gösteren bir yapı türü, mimari, teknolojik grup veya peyzaj için istisnai bir örnek” olmasıdır. Surlar, tarihinin hemen her döneminde onarım geçirdiği için duvar yüzeylerinde çok sayıda dönem izi görülmüş, farklı doku ve boyutlarda taş ve bağlayıcı malzeme kullanılmıştır. (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/807562). Bugünkü sınırlarına IV. yüzyılda ulaşan ve 21. yüzyılın başlarına kadar bütünlüğünü koruyan surların bir kısmı 1930-1932 yılları arasında dinamitle yıkılmış, ayrıca sur taşlarının inşaatlarda kullanma amaçlı sökülmesi teşvik edilmiştir. Bu dönemde iki ayrı yerde 256 ve 41 metrelik geçitler oluşmuştur.

1940’lı yıllardan itibaren surların onarımına dönem dönem devam edilmiş, 1980’den sonra onarım çalışmaları hız kazanmıştır. 2010 yılında Cumhurbaşkanlığı himayesi altına alınan Diyarbakır Kalesi 5 bin 200 metre uzunluğunda, 8 ile 22 metre yüksekliğinde, kalınlığı 5 metreye varan surlardan ve dış kalede 82, iç kalede ise 18 olmak üzere toplam 100 burçtan ibarettir. Diyarbakır kalesi dünyanın yaşayan en büyük kalesidir.

Diyarbakır Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı Kültür Varlıkları Fonu’nca (YİKOB) sağlanan 9 milyon 471 bin liralık bütçe ile Urfa Kapıdan Yedi Kardeş burcuna kadar olan 6 burcun kapsamlı restorasyonu için Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından 500 gün sürmesi planlanan bir çalışma başlatılmıştır. Kalenin geri kalanının restorasyonunu hedefleyen iki ayrı projede ise 250 milyon liralık maliyet öngörülmektedir. Restorasyon çalışmalarında amaçlananın; yapısal hasarların giderilmesine yönelik güçlendirme, konservasyon ve mimari gerekliliklere göre tamamlamaları içeren minimum müdahale ilkesine uyarak onarım yapma yani “aslına uygun hale getirme” olduğu vurgulanmaktadır.

Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG) surların kapsamlı restorasyonu yani aslına uygun hale getirilmesi yerine kalenin günümüzdeki haliyle korunması önerisini desteklemektedir. Diyarbakır kalesi dünyanın en büyük ve içinde yaşamın sürdüğü tek kalesidir. Diyarbakır kalesinin günümüzdeki doğal ve mevcut hali zaten ihtişamlıdır. Kapsamlı restorasyon ile kentin eski ihtişamının sağlanacağı iddiaları, doğal görünüme uymayan yapılaşma olasılığı nedeniyle, tedirginlik uyandırmaktadır. Ayrıca, tarihi kentin 1900’lü yıllardaki prototipi Mardin Kapı civarında zaten sergilenmektedir.

Türkiye’nin neresinde olursa olsun tarihi eserleri mevcut haliyle koruma yerine, “aslına uygun hale getirici restorasyon yaklaşımı” da tartışılmalıdır. Ayrıca, dünyadaki farklı yapılar (Çin seddi gibi) ile Diyarbakır kalesi arasında yapılan gerçekçi olmayan karşılaştırmalar tarihi kentin değerini gölgelemektedir.

Kalenin turizm gelirinin artması kapsamlı restorasyon ile değil; dış ve iç kalenin ve Hevsel bahçelerinin mevcut doğal haliyle korunması, etkili tanıtım yapılması, yerli ve yabancı misafirlerin güvende hissetmelerinin sağlanması, kent yaşamında kargaşayı ve kaosu önleyen kuralların uygulanması, kale içinde temizliğe ve hijyen kurallarına uyulması, gürültü kirliliğine izin verilmemesi, işyerlerinin kaldırım işgallerinin engellenmesi ile mümkün olacaktır.

Sosyal Reform

Diyarbakır toplumunun kentin tarihi yerleri ve eserleri konusunda koruyucu tutum alması için sosyal çalışmalar yapılabilir. Kapsamlı restorasyon için ayrılan miktarın bir kısmı ile bile bu tür çalışmalar yerine getirilebilir. Toplumun COVID-19 sürecinde yaşadığı sorunlar ile tarihi eserlerin korunması ve temiz tutulmasında yaşanan sorunlara aynı kaynak neden olmaktadır.

Toplumsal duyarsızlık, içe kapanmışlık sivil bireylerin tutumu ile sona erebilir. DİERG, bu nedenle, kent yaşamında çağcıl normlara uygun her türlü değişim ve dönüşümü sağlayıcı yaklaşım, tutum ve uygulamaları desteklemekte; kapsamlı restorasyonla kaleyi aslına uygun hale getirilmesini değil, sosyal reforma öncelik verilmesini önermektedir.

Çevre ve sağlık konularında bireyi geliştiren, güçlendiren programlar toplumsal reformu hızlandıracaktır. Tarihi eserlerin ömrünün uzamasında geçmişle gelecek arasında durduğunun ayırdına varmış ve bu aracılığının gereklerini aktif olarak yerine getirmeye çalışan bireylerin oranının artışına odaklanmış, örgün ve yaşam boyu eğitime uygun içerikli programlar hazırlanması ile bireyin koruyucu refleksleri gelişecektir.

Örgün eğitimde yer alan öğrencilerin ebeveynleriyle birlikte katılabilecekleri gezi programları düzenlenebilir. Gezi öncesinde ve gezi esnasında kale ile kale içindeki ve dışındaki yapılar hakkında yazılı ve sözlü bilgilendirmeyi de içeren programlar kentin tarihi eserlerine ve korunmasına yönelik tutumu olumlu etkileyecektir.

Bir düşünce kuruluşu olan DİERG, kentteki tarihsel hafızanın yitmemesi ve maddi mirasın olduğu gibi korunması için önerilere, işbirliğine ve desteğe hazırdır.

Bu İçeriği Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir